16 Mayıs 2011 Pazartesi

Tolstoy Gulaşı ve AB ve Türkiye

Avrupa Birliği’nin tepe isimlerinden birisiye konuşurken dedi ki: “Sarkozy ya da Merkel Türkleri sevmediği için böyle davranmıyor ki! Fransız ve Alman halkı Türkleri AB’de görmek istemediği için, liderler de seçmene şirin görünmeye çalışıyor.”

Doğru söz ne denir!

Prodi de aynı şeyi söylemişti.

Demek ki AB üyesi olabilmek için bizim, liderleri değil halkları ikna etmemiz gerekiyor.

Peki nasıl olacak bu?

İmaj sorununu aşarak.

Yani Avrupa’da lokanta açan Türkler kendilerine İtalyan adı vermedikleri, tam tersine İtalyanlar Türk adı altında işletme açtıkları zaman bu imaj sorunu aşılmış olacak.

***

İmaj denilen şey öyle bir meret ki, Avrupa’da bir lokantaya gidiyorsunuz, bakıyorsunuz ki listede “Tolstoy Gulaşı” diye bir yemek.

Kim uydurmuşsa Tolstoy’un kemiklerini sızlatmış. Çünkü gulaş (bazılarının Osmanlı ordusundaki kul aşından geldiğini söylediği) bildiğiniz salçalı et yemeği.

Tolstoy ise vejetaryendi. Et yiyenleri bağışlamazdı. Hatta birgün Yasnaya Polyana adlı çiftliğinde arkadaşlarını yemeğe davet etmiş. Biri dışında hepsi vejetaryen olan arkadaşlarının yemekleri gelmiş. Kendi yemeğinin gelmediğini gören o arkadaşı Tolstoy’a sormuş: “Benim yemeğim nerde?”

“İşte orda” demiş Tolstoy, masanın ayağına bağlı canlı bir tavuğu göstermiş. “Al ye!”

Şimdi böyle bir adamın adı salçalı et yemeğine niçin verilir?

İmaj meselesi yüzünden elbette.

Çünkü o listede “Tolstoy Gulaşı” adını görenlerin zihninde Rus stepleri, Savaş ve Barış’ın aşk sahneleri, Nataşa, Prens Andrey falan canlanacak. Böylece sıradan bir et yemeği romantize edilecek.

O yemeğe “Auschwitz Toplama Kampı Gulaşı” ya da “İdi Amin Gulaşı” deseler, bir iki sapık dışında kimsenin yemeyeceğini bildikleri için böyle bir imaj parlatma yoluna gitmişler.

***

Bir örnek daha:

Ferrari kelimesi aklınıza ne getiriyor: Siyah, kırmızı lüks araba, yüksek sosyete, şampanya, zenginlik, güzel kadınlar falan değil mi!

Oysa Ferrari bir soyadı ve demirci anlamına geliyor.

Bu arabayı yapan ustanın adı Enzo Ferrari. Yani tercümesi Remzi Demirci gibi birşey.

Peki niye Remzi Demirci dediğinizde hiçbir heyecan uyandırmıyor da Enzo Ferrari dediğinizde el ayak kesiliyor.

Yine imaj sorunu.

***

Buraya kadar yazdıklarıma bakıp da aman yanlış anlamayın. Herşey imaja bağlıdır demiyorum.

Tolstoy imajının arkasında dev gibi romanlar, Ferrari isminin ardında da dünyanın en iyi otomobillerinden birini yaratmış olmak var.

Yani Türkiye imajını değiştirecekse bu değişime önce kendisinden başlayacak.

Gerçekten örnek alınacak, imrenilecek, saygı duyulacak bir medeniyete kavuşacak, töre cinayetlerinde kızlarını diri diri gömmeyecek, kadınlarını inim inim inletmeyecek, maçlarda adam doğramayacak, yazarını şairini gazetecisini hapsetmeyecek, insanları aç yatmayacak, büyük şehirlerdeki görgüsüz tüketimi gelişmişlik diye yutturmaya kalkmayacak, faili meçhul cinayet işleyenlerle hesaplaşmayı becerecek, imaj da arkasından gelecek.

Hiç yorum yok: